Prof. Dr. Tariel PUTKARADZE Gürcistan: “Ayrılıkçılık”,“Milliyetçilik” ve Çilekeş Kilisemiz



Prof. Dr. Tariel PUTKARADZE

Gürcistan:  “Ayrılıkçılık”,“Milliyetçilik”  ve  Çilekeş Kilisemiz

Tiflis Aziz Havari Andria  Gürcü Üniversitesi ile  Düzce Üniversitesi arasında kurulan  işbirliğini  yönünü şaşırmış olan iftiracılar bozamaz. Eminim ki, radikal haline getirilmiş günümüz dünyanın durumuna rağmen üniversitelerimiz arasındaki  dostluk gerek Müslüman ve Hristiyan kardeşlerimizin ilişkilerini, gerekse  Avrupa yolunda ilerleyen Gürcistan ile Türkiye arasında var olan  işbirliği daha da pekiştirecektir..

Türkiye gittikçe daha çağdaş  bir ülke halini almaktadır. Yakın zamanlarda bu ülkede “yerli diller ve lehçeleri eğitmine  ve muhafaza etme” düşüncesine oldukça önem verildi. Benim teşviğimle anılan proje çerçevesinde  Türkiye Cumhuriyeti  Düzce Üniversitesi’nde “Gürcü Dili ve Kültürü Merkezi”  açıldı, akademik ders programların uygulaması başladı ve dersleri vermek için alana hakim olan Üç Gürcü profesör görevlendirildi. Bunlardan ikisi Nana Kaçarava ve  Maka Salia Gürcistan’ın Samegrelo bölgesindenler. Bu yüzden kendileri  Türkiye vatandaşları olan  Lazlara yüzyıllar önce Laz-Megrellerin aktif katılımıyla meydana getirilen “yazısı olan  dil” yani Gürcü Edebi Dilini ve Laz Lehçesini  de öğretebilirler. (Akademik Arnold Çikobava Lazca’yı Zanca’nın bir lehçesi olarak adlandırmaktadır). 19 Aralık 2014 tarihinde Adı geçen profesörler  Düzce Üniversitesi  Rektörü Prof. Dr. Funda Sivrikaya Şerifoğlu’na misafir olan Sayın  İrfan Çağatay[1] ile birlikte Gürcü Dili üzerine yapılan sohbete katıldılar ve  konuyu da yukarıda dile getirdiğim gibi açıkladılar. Maalesef, İrfan Çağatay  tarafından, teşekkür yerine,  ben ve meslektaşlarım  “Gürcü Milliyetçileri” olarak adlandırıldık.
Yukarıda bahsedilen davranışlardan dolay bir grup insanlara ( Türk bilim adamı Dr.  Yunus Zeyrek, İrfan Çağatay, sözde  Gürcü olan  Nugzar Nadaraia, Rus yanlısı “Gali” Gazetesi’nin muhabiri Dito Urta) cevap verme kararını aldım. Dito Urta birkaç yıldır beni bir “Gürcü Milliyetçisi” veya “Şoven” diye isimlendiriyor.
Adı geçen  gazetenin ve kişilerin  tahriki faaliyetleri  birçok insan tarafından bilinmektedir. Anlaşıldığı kadarıyla onların saldırgan ifadeleri  iki  temel yetersizlikten kaynaklanmaktadır: Birincisi - Eğitim yetersizliği; ikincisi de fonksiyonsuz icraatçılık (veya icraat kısıtlığı). Bazıları onlardan birkaçına  “Ayrılıkçı” da der.
  Aslında  ne benim  “Miliyetçi”, ne de onlardır “Ayrılıkçı”. Yazımın başlığında “Ayrılıkçılık” ve “Milliyetçilik” kelimelerinin kullanmamın asıl sebebi de  budur. Sizlere  kendi düşüncelerimi aşağıda  aktaracağım:
Bizim dönemimizde  Gürcistan’ın bağımsızlığını savunduğu için “Milliyetçi” diye  ilk olarak muhalif Zviad Gamsakhurdia’yı suçladılar. Çünkü kendisi Rusya işgali altında bulunan Gürcistan’ın bağımsızlığı için mücadele ediyordu.  (Böyle bir suçlama sahte liberaller ve Rus yanlısı olan  partiler tarafından da zevkle kullanıldı). Geçen yüzyılın 90’lı yıllarında Rusya İmparatorluğu’nun taraftarları olan  siyasetçiler,  topraklarını  kaybeden Gürcistan’ı  “Küçük İmparatorluk” diye ilan ettiler. Gürcistan’ın bağımsızlığını  ilan eden   ve Avrupa Halkları ailesine doğru yürüyen Cumhurbaşkanı Gamsakhurdia’ya  “Gürcü faşistı” de denildi, ona karşı vatan hainleri kullanıldı,   kendisi Gürcistan’dan sürüldü ve öldürüldü.  Kremlin  tarafından yönetilen  Askeri  darbeden  sonra,   bağımsızlık için mücadele eden Gürcistan bilfiil (De facto)  Rusya’nın jeopolitik alanına geri çevrildi.
“Ayrılıkçı” terimi de  Gamsakhurdia zamanından itibaren  aktif ve yanlış şekilde kullanılmaya başladı. Örneğin aynısı Abhazlara (Abazalar) karşı da kullanıldı. Aslında  üç kategorı Abhaz var:
ü  1992-1993 yıllarda   Gürcistan’ın  Kuzey-Batı  bölgesini  işgal etme işinde Rusya’ya yardım eden Abhazlar. Rusya günümüze kadar Abkhazları kullanarak  Gürcistan’nın  kuzeybatı bölgesinin işgalini devam etmektedir (bunları Khacinba taraftarları olarak adlandıralım).
ü  Gürcistan’ın toprak bütünlüğü fikrini paylaştıkları için  Gürcülerle beraber  Abhazya’dan sürülen  Abhazlar (Marşania taraftarları, bu gruba Acara’da yaşayan  Abhazlar  da dahildir).
ü  Rus işgalini kabul etmeyen, ancak  susmak zorunda kalan, Gürcistan’a karşı başlamış ağ savaşı sayesinde yanlış yöneltilen Abhazlar.

Bana göre   adı geçen gruplardan hiçbirine “Ayrılıkçı denilmez”. Birinci grup Rusya’nın menfaatlerini korumaktadır, ikincisi kendi vatandaşlık hak-görevini yapmaktadır, üçüncüsü ise  her taraftan yanlızlaşmıştır.

Ayrılıkçılık:  Bir bağımsız Devlet içinde topluca yaşayan küçük milletlerin, milli veya etnik azınlıkların,  yaşadıkları ülke içinde azami siyasal bağımsızlıklarını kazanmak için gösterdiği hareket; federasyonda  ise ayrı bir  statü kazanmak veya  yaşadıkları ülkeden ayrılmak ve bağımsız devlet kurmak için yapılan mücadele.[2] Konuya en yakışan “örnek” terim  olarak “Bask Ayrılıkçıları” gösterilebilir.
Belirttiğim gibi yukarıda adı geçen kişilerden hiç biri Ayrılıkçı değil. Kendileri, Gürcü Milletini bölünmüş halde görüyorlar, ancak ayrılıkçı bir talepte bulunmuyorlar.  İfadelerinden Alıntılar:

  “Gali” gazetesinde  (4 Aralık 2014 yıl) Dito Urta’nın mektubuna eklenmiş Rusça özetinde kendisi: “Gürcü basınına göz attığınızda aklınıza aniden eski Yunan Atasözü gelebilir: “Köpek havlar kervan gider”şeklinde  yazıyor. Devamında “İşte yeni bir yazar olan Zaur Kalandia şu gerçekten vazgeçmek istemiyor ki, Megrelce Gürcülerin serveti değil, bu dil bunu konuşan halkın – Megrellerin servetdir ve aynen onlara kalacaktır. Bu konu  Zaur Kalandia ile birlikte  sahte gözyaşlarını döken ve “Gürcü Kültürüne dokunmayın” diye bağıran Tariel Putkaradze’yi de “hasta etmıştır”kelimeleri kullanmıştır.

Dito Urta Megrel şivesi Zugdidi-Samurzakano ağzıyla şunları yazmaktadır:“Bir zamanlar biz Kolhlar 20’den fazla milletten oluşan toplum idik, ancak  yüzyıllar boyunca vuku bulan tarihi olaylar nedeniyle Kolhlara fazlasıyla zarar verildi  ve şimdilik onlardan yalnız üç  millet Svanlar, Megreller ve Çanlar kaldı. Enguri’nin diğer tarafında,  Rus askerlerin olduğu yerde,  Megrelce gazete neden basılıyor?eğer buna karşı Rus askerleri çıkıyorlarsa da biz bu işi başarabiliyorsak, demek ki  çok güçlüymüşüz. Bizi engelleyen ne Rus ne de Abkhazdir. Bize engel olanlar Tariel Putkaradze ve onun  taraftarları olan Megrellerdir..... Rahmetli Kuci’nin  boyun eğdiği günden beri günümüze kadar  boynumuzu eğik tutuyoruz ve Tariel Putkaradze de  şimdiye kadar başımızın kaldırmasına izin vermiyor”…

Nugzar Nadaraia ve onun arkadaşlarının  Gürcü Hükümetine, Avrupa Birliğine yaptıkları müracaatlar da aynı hava ve düşünceyi taşımaktadır:“T. Putkaradze ve onun düşüncelerini paylaşanlar yine de bütün gayretleriyle  Kartvelgil Dillerine - Megrelce, Lazca (Çanca) ve Svanca’ya karşı savaşmalararını devam ediyorlar, bu Dilleri ve  onları yaşatan halkları yok etmeye çalışıyorlar. İşte bu nedenle onların davranışları  şovenistlik, ayrımcılık ve faşisltiktir…Öngörülen süre içerisinde  Avupa Konseyi Mukavelesi’nin onaylaması ve gereğine uygun olarak  yazı sistemi omlayan az sayda Kartevelgil Dilleri’nin –Megrelce’nin, Lazca’nın (Çanca)ve Svanca’nın korunması önemle rica olunur.(Tsotneideli Dergisi, VIII cilt, I. Bölüm, Tiflis- Pazisi, 2015, sayfa 384-385): Aynı dergide  N. Nadaraia  “Gürcü Anası” ile “Kolh Annası’nı” karşı karşıya çıkarmaktadır. Nadaraia Herostat’a benzedi:  çünkü, anlaşıldığı kadaraıyla Nadaraia dışında herkes, Gürcistan’ın başkentinde bulunan “Gürcü Anası” Heykeli’nin  “Kartli” Bölgesi’nin değil de her Gürcü’nün Anasını veya Gürcistan Anası’nı belirten bir simgenin olduğunu çok iyi bilir[3].

Bir görev peşinde olan İrfan Çağatay’ın makalesinden bir alıntı. (Gürcüce’yeTürkçe’den çevirilmiştir)[4]. “Gürcü milliyetçiler (profesör Tariel putkaradze ve Doktor Mikheil Labadze....), Kartvelıstler durmuyorlar ve ellerine geçen her fırsatta kendi çıkarları doğrultusunda Lazların kültürel, dilsel ve politik kazanımlarını baltalamaya çalışıyorlardı. Bizim Gürcülerle değil, Gürcü milliyetçileriyle çatıştığımızı, kilise’nin başını çektiğini bu grupların iddialarının yalan ve yalnış olduğunu anlatmaya çalıştık ama anlamak istemediler. Derin bir nefes alarak Rektör Hanım’ı yabancı olduğu ve muhtemelen ilk kez duyacağı bu mevzuda, en baştan başlamak üzere elimden geldiğince bilgilendirmeye çalıştım. I. Dünya Savaşı döneminde Gürcistan’ın toprak talebi, Sovyetler döneminde Simon canaşia ve Nikoloz Berdzenişvili’nin açık mektubundan, 2002’den sonra kilise’nin faaliyetlerinden bahsettim. Rektör hanıma Lazların Gürcü milliyetçilerinin bu tavrından büyük rahatsızlık duyduklarını, Lazların Gürcülüğü asla kabul etmediklerini anlattım, Lazların geleneksel hafizasında böyle bir bilginin olmadığını, bu iddiaların Gürcistan’ın ulusalaşma sürecinde oluşturulmuş suni bir ideolojinin ürünü olduğunu, Gürcü milliyetçilerinin Lazları Megrel Megrelleri Gürcü olarak eşitlediklerini, dolayasıyla Lazları da Gürcü olarak kabul ederek, buna bağlı olarak Lazistan (Lazeti) olarak kabul ettikleri Trabzon’a kadar olan bölgeyi de Gürcistan’ın tarihi bir parçası olarak gördüklerini kendilerince bir “Megalo idea” yarattıklarını dilimin döndüğünce anlattım”.
Örnek gösterilen üç farklı dillerden alınan parçalar yanısıra çok sayda yanlışlar var ve bütün bu davranışların da  aynı merkezden planlandığı açıkça belli olmaktadır  :
Ø  “Tariel Putkaradze ve onun düşüncelerini paylaşanlar  Gürcü Milliyetçileri mi? Şovenler mi?”;
Ø  “Megreller, Lazlar ve Svanlar ....Gürcü değil  de özgür  “yazı sistemi olmayan halklardır “;
Ø  “Gürcüler Gürcü olmayanların gürcüleştirmesi peşindeler”…
Değerlendirmeden önce   terim “Milliyetçi” hakkında aşağıdaki açıklamada bulunmamı uygun gördüm:
Terim olarak “Milliyetçi” kelimesinin birkaç semantik varyantı vardır[5]:
Birleştirici Milliyetçilik – Milli-Devlet menfaatlerini kişisel, akrabalık, soydaş, sınıfsal, dinsel veya genel insani menfaatlerden daha üstün kılan siyasi bir hareket: Bu yol halkları milli devletin kuruluşuna doğru götürür . (bkz. Alman, İtalyan .... milliyetçilik).
Kurtarıcı (sömürgeciliğe karşı olan) milliyetçilik- İşgalcilerden kurtulma amacını taşıyan  siyasi hareket. Örneğin Avustrya-Macaristan  ve Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan Çeklerin, Polonya’lıların,  Macar’ların, Hırvatlar’ın, Bulgarlar’ın, Yunanlılar’rın, Sırplar’ın ve başkaların milliyetçi hareketleri.
Kendi kaderini belirleyen Milliyetçilik- Bir milletin  menfaatlerine odaklanan ve bağımzılığa, yayılımcı  veya ayrılmak  yoluyla  kendi kaderini  belirleyen hareket. Buna benzeri Miliyetçiliğin çeşitleri Mini Miliyetçilik  veya  Ayrılıkçı  Milliyetçiliktir.
Agresif  Milliyetçilik – bir Milletin menfaatlerine uygun olarak  aynı devlette yaşayan  diğer milletleri asimile etmek  yoluyla milli tekdüzenliği amaçlayan  siyasi akım. Bazi hallerde  buna benzeri milliyetçilik şovenizm, faşizm ve  nazilik şeklini almaktadır.
Panmilliyetçilik- Etnik, ırk ve dini akrabalığı taşıyan  halkların birleşimiyle  büyük siyasi birliğin kurmasını amaçlayan hareket.
İdeolojiksel Milliyetçilik- bir ulusun diğerinden  üstün olduğunu ispatlamak için kullanılan ideoloji. Sonuçta bu ideoloji milletler arası düşmanlğı beslemektedir.


Bütün Gürcistan Patriği Mtskheta-Tbilisi Başpiskoposu ve Biçvinta-Tskhum-Apkhazeti Metropoliti Patrik  II. İlia ile Gürcistan Kilisesi’nin herhangi bir Piskoposun  konuşmalarında  “İdeolojiksel Milliyetçilik”, “Panmiliyetçilik”,“Saldırgan Miliyetçilik” veya milliyetçiliğin farklı şekilleri hakkında olan tek bir kelime asla bulunmamaktadır. Aynen, buna benzeri ifadeler ne benim,  ne  de meslektaşlarımın   yazılarında  bulunur(Keşke Birleştirici Milliyetçi diye suçlasaydılar beni!). Bizler Gürcü Edebi Dilini ve lehçelerini (Megrul-lazuri, Svanuri, Kartl-Kakhuri, Açaruli-iİmerxeul-Taouri ve  vs) muhafaza etmeye çalışıyoruz. Tek amaç  her iyi niyetli insana Komunistler tarafından saklanan aşağıdaki gerçekleri açıklamaktır:

*      3000 yıl önce   bilinen Kolh-Koban  arkeolojik kültürü sadece Lazika bölgesini değil  bütün tarihi Gürcistan’ı  (Kuzey Kafkasya’nın büyük kısmı da dahil olmak üzere) kapsıyordu. Yüzyıllar boyunca oluşan  Gürcü Edebi Kültürü  Kolhlar Kültürü Sahası’nda Bütün Gürcülerin Ortak Diline (eski Kolhların Dilinin devamı olan eski Gürcüce) dayalı türemiştir.  Eski Gürcü Dilinde  ilk dini çeviriler yapılmış ve orijinal edebi eserler yazılmıştır.
*      M.Ö. birinci binyılın  ikinci yarısında  Eski Egrisi’nin, günümüzde  Samegrelo-Svaneti diye adlandırılan bölgenin eski  yöneticilerin ve halkın Gürcü Devletinin kalkınması ile  Gürcü Kültürü’nün oluşmasında  özel bir katkısı vardır. Kuci Eristavi,  İovane Lazi (ilk Gürcü bilginlerden birisi), İovane Minçkhi  (Martvili kökenli ve  Gürcü Dini Edebiyatına temel atan), Çkondideller, büyük İovane Petritsi, Kral Bagrat, diğer Bagratlılar, Dadianlar, Ambrosi Khelaia, Rahib Aziz Aleksi Şuşania, Tedo Sakhokia, Gamsakhurdialar ve başkalar  tamamen yukarıda bahsettiğimiz bölge insanlarıdır.  Böylelikle  Batı Gürcistan’nin  merkez bölgesini oluşturan Samegrelo halkı  büyük  edebi kültürünü taşıyan Gürcü Milleti’nin  bölünmez parçası sayılır ve (İ. Çağatay, N. Nadaraia’nin zannettiği gibi) edebi kültürü olmayan “yazı sistemi olmayan bir  dil” veya“ sayısı az olan halklar grubundan” değildir.  Şüphesizdir ki, büyük  Gürcü Edebi Kültürü’nün oluşturulmasında Gürcistan’ın değişik bölgelerinde yaşayan Gürcüler eşit katkı sağladılar: Megreller,  Lazlar, Svanlar, Acaralılar, İmereliler, Meshler, Taolular, Şavşetlılar, Livanalılar, Macahelliler, İngilolar, Raçalılar, Kartlililer, Kahetililer, Khevsurlar, Pşavlar, Tuşlar, Mtiullar, Mokheveler.......
*      Rusya İmparatorluğu son 150 yıldır  Gürcü Milleti’ni  parçalamaya ve Gürcistan’ı işgal etmeye gayret göstermektedir. Bu amaçla onun temsilcileri Megrelceyi, Svancayı, Lazcayı, Acarcayı, Meshçeyi, Khevsurceyi, Tuşçayi v.s. “Sayısı az olan halkların dilleri” olarak ilan etmektedirler…

Çok sayda hakikatlara dayalı bu tarihi gerçeğin gösterilmesi ve dünyaya yayılan Sovyet İdeolojine karşı bir denge koymakla Gürcü Bilim Adamları’nın amacı imparatorluk  güçleri tarafından organize edilen bilgi saldırıları ile ideolojiksel sabotajlardan  Gürcistan’ı korumaktır. Bütün gayretlerimizin kimiler tarafından  “Milliyetçilik” veya  “Şovenizm” diye adlandırmak bizleri rahatsız etmez, çünkü “yalanlanın ömrü kısa olur”. Okuma-yazmayı bilen  dürüst insanlar yiyce görüyorlar ki, bize karşı yapılan iftiralar Gürcistan’ın işgalini isteyenlerin antigürcü propagandasıdır ve  yalandır.

Ve sonunda esas konuşacaklarım:

 Bir delil olarak kullanılan alıntıdan anlaşıldığı gibi İrfan Çağatay  Türkiye Devletini  bölgede stratejik ortağı olan Gürcistan’a karşı kışkırtmaktadır. Paralel olarak kendini korumaya çalışan  Gürcü Kilisesi’ni Milliyetçilikle suçlamaktadır…

 Ermeni Kilisesi’nden farklı olarak Gürcü Kilisesine ve Gürcü Ortodokslara karşı  yüzyıllar boyunca  sadece farklı dinlere  mensup olan ve Kafkasya’yı  işgal  etmek isteyen devletler   (İran, Arabistan, Moğolistan, Selçuk İmparatorluğu, Osmanli İmparatorluğu, İran) değil, Bizans İmparatorluğu da savaşıyordu. İşgalciler tarafından işkence çektirerek öldüren  azizlerin sayısı açısından  Dünya  Dinler  arasında Gürcü Kilisesi birinci sıradadır. İşgalcilerden  yalnız  “aynı dine mensup olduğumuz”  Rusya,  Gürcü Kilisesi’nin bağımsızlığını 1811 yılında fesh etti. Daha sonra yerine kurulan yeni  Rusya (Sovyet Birliği, Komunist İmparatorluğu)  Gürcü Kilise tarafından yüzyıllar böyunca biriktirdiği mirası (kilise kitapları, değerleri eşyalam, malı-mülkü) tamamen  yok etti.
Sovyet dönemiden sonra kilisemiz yeniden kalkınmaya çalışmaktadır. Ateist İmparatorluğu’nun dağılmasından  sonra bir çok Gürcü kendi isteğiyle ataların inancına yeniden kavuşuyor. Anılan gelişmelerden hiç kimse (Gürcistan ve Türkiye’nin çatışmasını provoke eden İrfan Çağatay da  dahil olmak üzere) Gürcü Kilisesi ve Önderi tarafından kurulan Gürcü Üniversitesine karşı hakaret etmek için haklı değildir. Gürcü Üniversitesi hoşgörülü kurucusunun isteğine uygun olarak gerek kendi öğrencilerine gerekse diğerlerine aşağıda gösterilen prensipleri öğretmektedir:
-         “Kendini tanı” !
-         Akademik tarzında eğitim al;
-         Ve bil ki : “Şeytan ayırır Tanrı birleştirir, “Dost aramayan kendi kendine düşmandır”

İlk dile getirdiğim sözlerle tamamlamak istiyorum:
Tiflis Aziz Andria  Gürcü Üniversitesi ile  Düzce Üniversitesi arasında kurulan  işbirliğini  yönünü şaşırmış iftiracılar bozamaz. Eminim ki, radikal haline getirilmiş olan günümüz dünyanın durumuna rağmen üniversitelerimiz arasındaki  dostluk gerek Müslüman ve Hristiyan kardeşlerimizin ilişkilerini, gerekse  Avrupa yolunda ilerleyen Gürcistan ve Türkiye arasında var olan  işbirliğini daha da pekiştirecektir..

P.S. 
 Bugün Avrupa yolunda ilerleyen  Gürcistan ve Türkiye arasındaki çatışmalar, Kafkasya işgalini hayal eden Rusya imparatorluğu’nun elini güçlendirir. Bu imparatorluk  son 20 yılda  dünya tarafından  tanınan  Gürcistan Toprakları’nın beşte dördünü işgal ettikten sonra  Gürcülere karşı soykırım gerçekleştirerek  yarım miliyon Gürcüyü kendi evinden kovdu. Bütün bunları göz önünde bulundurarak Rus  baltasına sap olmayı kabul eden Kafkasyalı’ya acıyorum. (Gürcü atasözü: “Ağaç, sap benden  olmasaydı  baltadan zarar görmezdim, demiş”).

10  Ocak 2015





[1]
Irfan Çağatay Bey’in Rektör hanımla görüşmesini Almanya’da oturan T.C. Eski Dış İşleri Bakanı Yaşar Yakış Bey sağlamıştır (bkz.:http://lazoba.blogspot.com/2015/01/duzce-universitesi-ziyaretim.html?spref=fb.
[2]Sivil Eğtim Sözlüğü http://www.nplg.gov.ge/gwdict/index.php?a=term&d=6&t=6649; bkz. Sosyal ve siyasiterimler  sözlüğü-kılavuzu/ editörgrubu  Eduard Kodua ve başka, Laşaberia yayın evi) Tiflis Lopospress,2004. Memurun sözlüğü/Birleşik Milletler Organlarını  geliştirme programı . / sonra  Samson Uridia ve başka. Editör Vaja Gurgenidze/ Tiflis 2004
[3]http://ka.wikipedia.org/wiki/%E1%83%A5%E1%83%90%E1%83%A0%E1%83%97%E1%83%95%E1%83%9A%E1%83%98%E1%83%A1_%E1%83%93%E1%83%94%E1%83%93%E1%83%90; bkz.: Gürcüler Tianeta Tarihi Kitabı “Kartlis Tskhovreba” Gürcistan’da Yaşam “Nişnavs da Ara “ – “Kartlis Mkhares” Yaşam: Eski Kaynak: “Kartli” Kovelta Kartvelta” Devletler: Onun Tarihi Sınırları, Kolkhur Arkeoloji Sınırlarıyla Hemen Kemen Aynıydı.
[5]Sivil Eğtim Sözlüğü http://www.nplg.gov.ge/gwdict/index.php?a=term&d=6&t=6649; bkz. Sosyal ve siyası terimer  sözlüğü-kilavuzu/ editör grubu  Eduard Kodua ve başka, Laşaberia yayın evi) Tiflis Lopospress,2004. Memurun sözlüğü/Birleşik Milletler Organların  geliştirme programı . / sonra  Samson Uridia ve başka. Editör Vaja Gurgenidze/ Tiflis 2004

No comments: